Değerler Hiyerarşisi

By Published On: 26 Mart 20245 min read
İçindekiler

Orçun Koçak

Co-Founder & Director, Objectivist Network

En Değerli Değerler

Bu yazıyı okumayı seçtiniz. Size belki benim tarafımdan, belki başka biri tarafından bir link gönderildi ya da belki de sosyal medyada herhangi bir yerde denk geldiniz. O linke tıklamayı seçtiniz. Evet bilinçli bir şekilde bir linke tıkladınız ve bu yazı önünüze geldi ve okuyorsunuz. Belki bu giriş ilginizi çekmedi ve okumayı bırakmayı seçtiniz. Ya da yazıyı bir ara okurum diyerek tarayıcınızdaki sekmelerden birine, sayıları yeterince artınca içeriklerine pek bakmaksızın temizlemek üzere terk ettiniz. Yani hayatınızın en iyi ihtimalde 3 dakikasını işgal edecek bu yazı için bile, burada değindiklerimle birlikte pek çok tercih yaparak bu paragrafın sonuna ulaştınız. Peki bu seçimleri neye göre yapıyoruz?

Değerler De(me)miştik

Objektivizm, insanların rasyonel kararlar vererek, yani aklını kullanarak yaptığı seçimlerle hayatını iyileştirmesi, kendi mutluluğunu kovalaması gerektiğini söyler. Akıllıca yaptığımız seçimler belli etik kurallar çerçevesinde olmalıdır fakat o başka bir yazının konusu. Rasyonel tercihlerimiz için bir temele ihtiyaç duyarız. Tercihlerin hayal dünyamıza ya da fantastik hezeyanlarımıza kalmamaları gerekir. Bunun yanında tercih, doğası gereği görelilik gerektirir. Yani bir şeyin bir şeye göre daha tercih edilebilir, basitçe daha değerli olması gerekir. Değerler hiyerarşisindeki “değer” tam olarak budur; bir şeyin, olayın ya da insanın bizim için görece değeri.

Aslında ilk paragrafta bahsettiğimiz gibi, sürekli bir şeyleri yapmayı ya da yapmamayı tercih ederiz. Bu tercihlerin ne kadarının güdüsel ne kadarının bilinçsizce ne kadarının da rasyonel tercihler olduğu hayat kalitemizi ve ne kadar iyi yaşadığımızı büyük oranda etkiler. Harcamalarımızdan, arkadaş ve partner tercihlerimize kadar bu durum böyledir. Fakat rasyonalite zaman ister, aklımızı kullanarak (yani üzerinde düşünerek) verdiğimiz kararlar ne kadar küçük zaman dilimleriyle kısıtlanırsa gerçeklikle bağını ve aslında rasyonel olma özelliğini o kadar kaybeder. Diğer yandan, verdiğimiz her karar için oturup saatlerce düşünme lüksümüz yoktur. Bu noktada değerler hiyerarşisinin “hiyerarşi” kısmı devreye girer.

Değer Değerden Üstündür

Aslında herkesin, bilinçli olsun ya da olmasın bir değerler hiyerarşisi vardır; özellikle zor kararlar vermemiz gerektiğinde tercihin o an önemli olan kısımlarını etraflıca düşünürüz. Kararımızı verdiğimiz anda da bu değerler rafa kalkar ve hiyerarşi ile ilişiğimiz kesilir. Herkeste bir hiyerarşi olması yeterli olsaydı bu yazı da amacını yitirir, okuma tercihinizin yanlış bir tercih olduğunu göstermiş olurdu. Fakat üzerine kafa yorarak rasyonel katkılar yapmamız gereken bir hiyerarşiye ihtiyacımız var. Üstüne üstlük bir kez oluşturmamız da yeterli değil. Sürekli olarak gerçeklikle sınamalı, yeniden değerlendirmeli, deneyimlerimize göre şekillendirmeliyiz. Belki bir örnekle daha iyi açıklayabiliriz.

İş mi Aşk mı?

Rasyonel bir birey olarak bir değerler hiyerarşisi kurduğumuzu farz edelim. Bu hiyerarşide de en tepeye parayı, biraz altına partnerimizi, onun paraleline ailemizi koyalım ve böyle devam edelim. Tüm bu hiyerarşiyi de içgörü ve rasyonalite yoluyla ve yine gerçeklikle sınayarak oluşturalım ve sonuçta ortaya şöyle bir şey çıksın:

Ne istediğimizi biliyoruz, amaçlarımız belli, üzerinde de düşündük. Harika! Kendimizden, seçimlerimizden ve değerlerimizden o kadar emin olalım ki bu değerleri bir daha değerlendirmeden 10 senemizi geçirelim. Bu süreçte partnerimiz, işimize verdiğimiz değerden ve ikinci plana atıldığı için bizden uzaklaşsın ve aile üyelerimizden de bazıları doğal yaşamlarını tamamlasınlar. Bu kayıplar bizi uyandırsın ve farkına varalım ki aslında hiyerarşimiz uzun süredir yanlışmış. Bizim için bir noktadan sonra iş ve para değerini kaybetmiş ve aslında partnerimiz ve ailemiz hiyerarşide açık farkla yukarıya çıkmış olsunlar. Hiyerarşimizi daha sık değerlendirsek bizim için değerli şeyleri kaybetmeden önce durumun farkına varır ve gereken değişiklikleri yapardık. Fakat klişe Hollywood senaryosundaki başarılı ama yalnız karakterimiz için artık çok geç.

Toksik Değerler

Hazır örnek vermeye başlamışken devam edelim. Gerçeklikle sınama kalıbını sıkça kullandık. Gerçeklikten kopmak başlı başına bir problem ama her zaman çok da açık olmayabiliyor. Sizi tamamlayan, sizinle aynı değerlere sahip (Bu Rand’a göre ideal partnerin en önemli ölçütüdür) bir insanla tanıştığınızı ve bu insanla partner olduğunuzu düşünelim. Rasyonel kararımızı verdik ve her şeyi geri plana atarak bu insanı hiyerarşimizin en tepesine koyduk. Fakat o da ne, bu insan hiç de göründüğü gibi değilmiş. Rasyonel olduğunu düşündüğümüz kararımız ise hormonlarımızın beynimizi etkilediği dürtüsel bir hezeyandan ibaretmiş. Yani bu insana dair yaptığımız değerlendirme, gerçeklikten uzakmış.

Bitirirken

Sonuç olarak gerçeklik ve rasyonalite en iyi dostumuz. Değerlerimiz üzerinde düşünmeye zaman ayırmak ve içgörü de iyi bir yaşamın anahtarı. Pek tabii hakikatin anahtarına sahip değiliz, her daim rasyonel olamayabiliriz ve rasyonel olduğunu düşündüğümüz değerlendirmeler de yanlış çıkabilir. Fakat bu pes etmek için bir sebep değil. Gerçeklik filtremizi kaybetmediğimiz takdirde, bu yanlışlar düzeltilerek daha doğru bir hiyerarşiye dönülebilir.